“Türkiye gazeteciler için korku ülkesi oldu”
Türkiye’de son dönemde yabancı basın mensuplarına yönelik gözaltı ve sınırdışı uygulamaları giderek artıyor. Basın örgütleri, “Türkiye, yerli-yabancı tüm gazeteciler için korku ülkesi haline geldi” diyor
Türkiye’de basın özgürlüğü üzerindeki baskılar, son dönemde ülkede çalışan yabancı basın mensuplarının da korkulu rüyası haline geldi. Dünyanın pek çok ülkesinden birçok basın mensubu, “terör örgütü üyeliği“, “akreditasyon iptali” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi gerekçelerle Türkiye’den sınırdışı edildi ya da gözaltına alındı.
Türkiye’nin hem yerli hem yabancı gazeteciler için bir ‘korku ülkesi’ haline geldiğini dile getiren gazeteci örgütleri ise Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki iktidarın basın özgürlüğü konusundaki antidemokratik uygulamalarına gerekli tepkyi göstermemekle eleştiriyor.
Türkiye’de şu an 30 gazeteci tutuklu. Bu gazetecilerin üçte birini PKK ile çatışma yaşanan bölgelerden haber yapan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabirleri oluşturuyor. Yüzlerce gazeteci ise yaptıkları haberler ve yazdıkları kitaplar nedeni ile yargılanıyor. Yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazeteci ve yazarlara açtığı tazminat davalarının sayısı 1843’e ulaşmış durumda. Son dönemde ise Türkiye’deki basın özgürlüğü sorununa yabancı basın mensuplarının durumları da eklendi. Erdoğan ve AKP hükümetine yönelik eleştirel haber yapan uluslararası basın kuruluşlarının muhabir ve yazarları gözaltına alınıyor, sınırdışı ediliyor.
“AB, gerekli tepkiyi göstermiyor”
Peki Türkiye’de basın özgürlüğü konusundaki bu kara tablo, Avrupa tarafından gerektiği kadar anlaşılıyor mu?
Ahmet Abakay, AB kurum ve liderlerinin Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri konusunda ‘oportünist’ bi yaklaşım içinde olduğunu öne sürüyor. Abakay, “Avrupa Birliği, tavşana kaç tazıya tut diyor. Bir yandan Türkiye’deki hak ihlalleri kınanırken, diğer yandan Türkiye’nin sorumlu davranması için gereken tavrı almıyor. Maalesef Avrupa’nın en güçlü ismi Almanya Başbakanı Merkel, bu konuda Erdoğan iktidarının en büyük destekçisi gibi davranıyor” diyor. Abakay, Türkiye’de mesleğini yapan yerli ve yabancı tüm basın mensuplarının uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyduğunavurgu yapıyor
“Sınırdışı uygulaması sürecek”
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, Türkiye’de gazetecilere yönelik baskıların her geçen gün arttığına işaret ediyor. Önderoğlu, “Erdoğan yönetiminin özellikle Gezi eylemlerinden itibaren uluslararası haberciliği casuslukla damgalamasından sonra can güvenliği ve basın kartı iptalleriyle ilgili çok sayıda şikayet almaya başladık” diyor. Bugüne kadar Der Spiegel, USAToday, Norveç’ten AftenPosten ve Avrupa medyasından çok sayıda gazetecinin Türkiye’de çalışma izni alamadığını hatırlatan Önderoğlu, “İktidar, ‘yeni Türkiye’ vizyonunu tartışmayı bırakana kadar ulusal kadar eleştirel uluslararası medya temsilcilerine de diz çöktürmeyi sürdürecek. İktidarın ne pahasına pekiştiğini sorgulamakta ısrar eden yabancı gazeteciler sınırdışı edilmeye, çalışma izinleri iptal edilmeye devam edecek” diye konuşuyor.
“Gazetecilere ‘Ya sev ya terket’ mesajı veriliyor”
Önderoğlu’na göre eleştirileri, gözlem ve haberleriyle “politik prestiji” zora sokan gazetecilere, iktidar tarafından “Ya sev, ya terk et” mesajı veriliyor. Bu noktada Avrupa Birliği’nin tavrının da eleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Erol Önderoğlu, şunları söylüyor: “AB’nin idealleri halen kendi içinde ve Türkiye ile ilişkilerde geçerliyse, gazetecilerin yasadığı bu sıradışı sorunları aktarmakta ve çözüm yaratmakta sıkıntı çekmemesi gerekir. Ancak gazetecilerin hakları, Türkiyeli yetkililer için ne AB ile yapıcı ilişkiler geliştirmenin, ne de demokratik değerlere bağımlılığı göstermenin bir fırsatı gibi gözükmüyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran