Petrol piyasasında savaş var
Petrol piyasasındaki fiyat savaşı sürüyor. Kara altının varil fiyatı 50 doları aşmıyor. Arz fazlasına rağmen Suudi Arabistan’ın üretimi arttırması sadece ekonomik nedenlere dayanmıyor.
Petrol piyasasında savaş var
Petrol silahının dönüşü
Avrupalı tüketici gözlerine inanamıyor. Eskiden tatil sezonunda benzin fiyatları zirve yapardı. Bu yıl fiyatların düşük seviyede kalması otosuyla yola koyulanlar için sevinç kaynağı oldu. Çünkü sanayileşmiş ülkelerin en önemli stratejik hammaddesi olan ham petrol yüzünden fiyat savaşı başladı.
Bütün dünyadaki petrol kuyuları tam kapasiteyle çalışıyor. Bu nedenle de piyasadaki arz fazlası arttıkça artıyor. Petrol Fiyat Enformasyon Servisi OPIS temmuz ayı üretim fazlasının günde 350 bin varili bulduğunu bildirmişti. Başta Suudi Arabistan olmak üzere ihracatçı ülkeler arz fazlasına rağmen üretimi arttırmayı sürdürüyor. Suudi Arabistan haziran ayında günlük üretimi 50 bin varil arttırmıştı.
İktisatçı Thomas Mayer Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, petrolün yine silah olarak kullanıldığını ancak silahın bu kez tüketiciye değil, rakiplere ve siyaseten sevilmeyen komşu ülkelere çevrildiğini söyledi. Deutsche Bank baş iktisatçısı Mayer, “Hedefte, başta ABD olmak üzere hidrolik kırma (fracking) yöntemiyle petrol çıkaran rakip ülkeler var. Aynı zamanda İran’ın dünya petrol piyasasındaki payını büyütmesinin önlenmesine de çalışılıyor”, dedi.
İran‘ın petrol piyasasına dönüşü
2012 yılında yaptırımların sertleştirilmesiyle İran’ın dünya petrol piyasasıyla bağlantısı adeta kesilmişti. Üretim düşmüş, ihracat durma noktasına gelmişti. Nükleer anlaşmaya varılmasıyla durum değişti. Petrole uygulanan yaptırımlar yılbaşında kalktı. Berlin’deki Bilim ve Siyaset Vakfı’nın uzmanlarından Azadeh Zamirirad İran’ın o tarihten beri şu üç hedefe yöneldiğini belirtti: “Birincisi, petrol üretimini yaptırım öncesindeki düzeye çıkarmak. İkincisi, kaybedilen pazarları mümkün mertebe yeniden kazanmak. Üçüncüsü ise, enerji sektörünün köhne altyapısını yabancı sermaye yatırımlarıyla yenilemek.”
Petrolün ucuzlaması, İran’ın bu hedefleri yakalamasını zorlaştırdı. Buna bir de petrol üretim maliyetinin Suudi Arabistan’dan bir kat fazla olması ekleniyor. Suudi Arabistan bir varil petrolü 14 dolara çıkarırken İran’ın üretim maliyeti 30 doları buluyor. Rusya’da ise varil maliyeti 50 doları aşıyor. Berlinli İran uzmanı Zammirirad, “Suudi Arabistan yaptırımlardan kurtulan İran’ın siyasi ve ekonomik bakımlardan güçlenmesini önlemeye çalışıyor. İran’a göre Suudi Arabistan petrolü ucuzlatmak için elinden geleni yapıyor”, dedi.
Suudi Arabistan’da benzin pahalandı
Oysa petrolün ucuzlaması Suudi Arabistan’a da zarar veriyor. Bu Arap ülkesinin petrol ihracatına olan bağımlılığı, ekonomisini daha geniş bir yelpazeye yaymış olan İran’dan çok daha fazla. Suudi Arabistan yılbaşında petrol ürünlerine yüksek oranda zam yapmak zorunda kaldı. Gaz, elektrik ve su fiyatı da Suudilerin alışık olmadıkları düzeye çıktı.
Alman Dış Politika Derneği’nden Sebastian Sons Riyad yönetiminin tehlikeli bir strateji izlediğini ve on yıllardır süregelen sosyo kültürel problemlerin bütçe sıkıntısı yüzünden daha da arttığını söyledi. Ortadoğu uzmanı Sons Suudi Arabistan’ın problemlerini şöyle sıraladı: ‘Gençler arasındaki yüksek işsizlik, yön belirleyememe, yabancı işgücüne bağımlılık ve devlet sektörünün büyüklüğü.’
Sons, Suudi Arabistan’ın neden olduğu arz fazlasının OPEC’te bu ülkeye söz geçirtemeyen diğer ihracatçı ülkeleri de zor durumda bıraktığını belirtti. Sons, “OPEC ülkelerinin önerileri nüfuzuna güvenen Suudi Arabistan tarafından geri çevriliyor. OPEC kararlarını Suudi Arabistan tek başına alıyor”, dedi.
‘Fracking’ faktörü
Fiyat savaşı 2014 Kasımındaki OPEC petrol bakanları buluşmasında başladı. Buluşmada, ABD’nin petrol üretimini arttırmasına ve Irak’ın yeniden petrol ihracatçıları arasına girmesine nasıl tepki gösterileceği tartışıldı. Çevreciler tarafından sakıncalı bulunan hidrolik kırma metodu sayesinde ABD kısa zamanda dünya petrol üreticileri arasında üçüncülüğe yükseldi. ABD 2010 – 2015 yılları arasında ham petrol üretimini neredeyse iki katına çıkardı.
Hamburg’daki Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün enerji uzmanı Leon Leschus petrol fiyatının 2014 – 2016 yılları arasında sert düşüş kaydetmesinde ABD’nin üretimi arttırmasının da rol oynadığını, söyledi. Nitekim 100 dolarlık varil fiyatı bir ara 30 doların altına kadar düşmüştü. Suudi Arabistan fiyat dibe vurduğunda da üretimi kısmadı. Amacı üretim maliyeti yüksek olan Amerikan petrolünün rakip çıkmasını önlemekti.
Doha fiyaskosu
Petrol fiyatını istikrara kavuşturma girişimlerinin sonuncusu Katar başkenti Doha’daki nisan ayı buluşmasında başarısızlığa uğradı. OPEC üyesi olmayan Rusya’nın da katıldığı 18 ihracatçı ülke arasındaki toplantıda küresel petrol üretiminin 2016 yılının Ocak ayı düzeyinde dondurulması kararlaştırılacaktı.
İran davetli olmasına rağmen Doha buluşmasına katılmadı. Tahran yönetimi 2011 yılının yaptırımlar öncesi düzeyine çıkarmadan üretimi dondurmayacağını duyurmuştu. Çoğu ihracatçı ülke bu talebi olumlu karşılamıştı.
Olumsuz tepki gösteren ise Riyad oldu. Suudi Arabistan Doha buluşmasında karar alınmasını önledi. Sebastian Sons, ‘petrol silahının Suudi Arabistan tarafından sadece piyasa payını korumada değil, aynı zamanda ezeli düşman ve bir numaralı rakip İran’a haddini bildirmek için de kullanıldığını’, belirtti.
Deutsche Bank beş iktisatçısı Thomas Mayer fiyat savaşının kısa vadede sona ereceğine ihtimal vermiyor. Alman ekonomist Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, “Arz azaltılmıyor. Ekonomik gelişme elvermediği için talep de artmıyor. Bu iki unsur değişikliğe uğramadığı sürece yüzü gülen taraf tüketici olacaktır”, dedi. Ekonomi güncel haberler
© Deutsche Welle Türkçe
Matthias von Hein