Yerli malın değerini coğrafi işaret artırıyor
Yerli malını kıymetlendirmek, coğrafi işarete önem vermekle olur.
Adana kebabı, İnegöl köftesi, Ezine peyniri, Afyon sucuğu, Denizli leblebisi, Edirne tava ciğeri, Erzincan tulum peyniri… İki yüz kadar ürünümüz, ülkemizde “coğrafi işaretle” tescilli. Ama uluslararası tescil edilmiş ürün sayımız, henüz parmak sayımızı bulmadı. Coğrafi işaret tescil başvuruları yapan Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz’e göre; “Yerli malını kıymetlendirmek, coğrafi işarete önem vermekle olur. 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye’de tüm okullarda kutlanan yerli malı haftası, ‘coğrafi işaret’ bilincinin artmasına katkıda bulunmalı.”
Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle, kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaretlere, coğrafi işaret deniyor. Bu işaretler, Türkiye Patent Enstitüsü tarafından tescil ediliyor. Fakat sadece ülke bazında coğrafi işaret tescili yetmiyor. Ürünümüze güveniyorsak, o ürünü uluslararası alanda da tescil ettirmek gerek. Yerel lezzet ve ürünleri bol olan bu topraklarda, TPE’de coğrafi işaret tescili yapılan ürünlerin sayısı, yıllardır 200’ü bulmuyor. Uluslararası tescili yapılan ürünlerimizin sayısı ise, parmak sayımız kadar bile değil.
Coğrafi işaret, yerli ürünleri tescil ettirenlere ekonomik fayda sağlayabilir mi?
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bu soruya “evet” yanıtını veriyor. Evet’in “ama”sı var:
”Coğrafi işaret; coğrafi sınırları belirlenmiş bir alanda ya da o alanda belirlenen kriterlere uygun olarak üretilen ürünleri kapsıyor. Dolayısıyla ülkemizin her ili hatta ilçesi, bu anlamda ciddi bir potansiyele sahip. Fakat sadece tescil ettirmek yetmiyor. Ürünü tescil ettiren belediyelerin ya da ticaret veya sanayi odalarının, o ürünü denetlemeleri de gerekiyor. Bir coğrafi işaretin tescil ettirenlere ekonomik fayda sağlayabilmesi için, denetim mekanizmasının kurulması şart.”
Yamankaredeniz, örnek bir olay üzerinden denetim mekanizmasının yaratacağı ekonomik faydayı şöyle anlatıyor:
“Örnek olarak Ezine peyniri. Türkiye’de coğrafi işaret almış bir üründür. Ancak bu ürüne hiç benzemeyen peynirler, Ezine peyniri diye satılıyor. Halbuki peynirin, Ezine peyniri olması ona ticari bir değer katıyor, satış şansını artırıyor. Coğrafi İşaret Koruması’nı alan Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma, Geliştirme ve Tanıtma Derneği, ürünlerine Ezine peyniri diyenlerin peynirlerini, şartnameye uygunluğunu kontrol etmiş olsa, gerçek Ezine peyniri üreticilerinin önü açılacak. Tüketicinin, gerçek Ezine peynirinin farkına varmasını sağlayacak. Bu farkındalık da o peynir çeşidinin satış şansını artıracak. Ayrıca da bu ilçemizin ekonomik değerini artıracaktır.”
“Coğrafi işaretlerin denetimi konusunda STK’lar elini taşın altına koymalı!”
Yamankaradeniz, “Denetim aşamasında ise Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük rol düşmektedir. 555 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre; ‘Bir coğrafi işarete konu olan ürünün üretimi, pazarlanması, tescilli menşe adı veya mahreç işaretinin kullanım biçimi, markalanması, ürün üzerinde belirtilmesi, işaretleme veya etiketleme şekilleri, coğrafi işareti tescil ettiren, söz konusu ürünün üretimi, işlenmesi veya diğer işlemleri ile uğraşan kişilerden oluşan ve yasal kuruluş biçimine bakılmaksızın herhangi bir dernek, birlik veya benzeri örgüt, tarafından yapılacaktır ve Denetimle sorumlu olan kişi ya da kuruluşlar bu iş için yeterli personel, ekipman ve diğer olanaklara sahip olacak ve söz konusu ürünün üretim durumlarını sürekli kontrol edecektir’ denilmekte. KHK’da açıkça belirtildiği üzere, coğrafi işaretlerin denetimi aşamasında STK’ların üstlenecekleri rolün altı çizilmiştir. Dolayısıyla coğrafi işaretli ürünlerin kontrolünde, fiziki şartların oluşturulması noktasında, STK’lar elini taşın altına koymalı” açıklamasını yapıyor.